SEYDİKEMER
Seydikemer Genel Bilgiler | Dil tercihi |
Coğrafi Konum
Seydikemer, yurdumuzun güneybatısında, Muğla ilinin en doğusunda ve Muğla ile Antalya gibi iki önemli turizm merkezinin arasında yer alan bir konumdadır.Güneyde Akdeniz ve Kaş ilçesi; batıda Fethiye; doğuda Korkuteli ve Elmalı İlçeleri; kuzeyde ise Altınyayla ve Gölhisar ilçeleriyle çevrilidir.
İklim
Karakteristik Akdeniz ikliminin görüldüğü Seydikemer’de yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. İlçenin 2/3 ü ormanlık ve makilerle kaplıdır.
Ulaşım
Kara yolu
Fethiye’ye 27 km, Muğla’ya ise 152 km uzaklıktadır. Muğla - Antalya, Marmaris - Antalya ve Fethiye - Antalya güzergâhındaki tüm otobüs firmaları Seydikemer üzerinden seyahat etmektedir. Dolayısıyla karayolu ulaşımı kolaydır.
Hava yolu
Havayoluyla ulaşım Seydikemer’e 75 km uzaklıktaki Dalaman Havalimanı’ndan sağlanabilmektedir.
Muğla ilçeler
Tarihçe
Antik çağlardan bu yana Likyalılar, Persler, Mısırlılar, Romalılar ve Osmanlıların hüküm sürdüğü Seydikemer, birçok medeniyete ait kültürel varlıkları bünyesinde taşıyor. İlçede ziyarete açık 3 ören yerinin yanı sıra çok sayıda arkeolojik - doğal - kentsel ve tarihi sit (Tlos, Letoon, Pınara, Sidyma) alanları ile sivil mimarlık örnekleri bulunuyor.
İlçenin ismi, Seydiler kelimesindeki “Peygamber Soyundan” anlamına gelen “Seyyit” ile kasabanın iki yakasını kavuşturan tarihi köprünün kemerinden esinlenilerek oluşturulan ve yıllardır kasabanın adı olan “Kemer” sözcüklerinin birleşmesinden geliyor. Kentteki Türklere ait ilk yaşam1071 Malazgirt zaferinden sadece 22 yıl sonra, 1093 yılında Horasan Seyitlerinin Seydiler köyüne yerleşmesiyle başlamış. Seydikemer’in ilçe olarak geçmişi çok eski olmamasına karşın sahip olduğu tarihi ve doğal zenginlikleriyle öne çıkan bir bölgeyi kapsadığı yadsınamaz bir gerçek.
Önceleri Kemer adıyla Fethiye'ye bağlı bir belde olsa da genişliği, nüfusu ve zenginlikleriyle bir ilçe potansiyeline sahip olduğu bilinen Seydikemer, 06 Aralık 2012 tarih ve 28489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6360 Sayılı Kanun’la ilçe olmuştur.
Letoon
Seydikemer’in Kumluova Mahallesi’nde bulunan Letoon antik kentinin MÖ yedinci yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir. Letoon Antik Çağ’da Likya’nın dini merkezi konumundadır. Bu kutsal alandaki Leto, Apollon ve Artemis tapınakları tarihi açıdan çok önemlidir.
Artemis ve Apollo’nun annesi Leto’ya adanmış olan en büyük tapınak, batıda bulunan ve Peripteros tarzında yapılmış Leto Tapınağıdır. Bu tapınak civarında MÖ 4. yüzyıla ait olduğu düşünülen ve üç dille (Grekçe,Aramice ve Likçe)yazılmış bir kitabe bulunmuştur ve halen Fethiye Müzesinde sergilenmektedir. Doğuda yer alan Dor tarzında yapılmış olan ApolloTapınağı, LetoTapınağından daha az korunmuş durumdadır. Her iki tapınağın ortasında bulunan Artemis Tapınağı en küçük olanıdır. Bu üç tapınağın güneybatısında bir çeşme (Su kaynağı), doğu kısmında ise bir kilise bulunur. Letoon antik kenti içerisinde arka tarafını bir tepenin yamacına dayamış büyük bir antik tiyatro yer almaktadır.
09.12.1988 tarih ve 484 sıra numarasıyla UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan antik kent, Likya yürüyüş yolu rotasındadır. Kaş, Fethiye, kalkan, Patara gibi çevre turizm merkezlerinden her gün yüzlerce turist bu alanı keşfetmek için gelmektedir.
Letoon
Tlos
Seydikemer’in Yaka Mahallesi sınırları içerisinde yer alan tarihi Tlos antik kenti Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi’nde olup, Likya Bölgesi olarak bilinen coğrafyanın en eski yerleşim alanlarından biridir. MÖ 14. yüzyıl Hitit belgelerinde Dlawa, Likya yazıtlarında ise Tlawa olarak kayda geçen antik kentin girişindeki akropol, doğaya hakim görüntüsü ile görenleri fazlasıyla etkiler.
Yaklaşık 500 metre yüksekliğindeki dik yamaçları ile doğal açıdan korunaklı akropol tepesinin çevresi, yer yer sur duvarları ile tahkim edilmiştir. Tlos kalesine çıkarken yamaçtaki kayalara oyulmuş tapınak mezarlar dikkat çeker. Bu mezarların en görkemlisi kanatlı at Pegasus’un, üç başlı canavar Chimera ile savaşırken resmedildiği Bellerephontes’e ait mezar anıtıdır.Girişinde iki sütun, üç bölümlü duvar, ortada süslemelerle bezenmiş kapı, iki yandan mezar odasına giden kapılar yapıya ilgiyi daha da artırır. Akropolün eteğinde birkaç oturma sırası, stadyum, hamam, tiyatro ve kilise kalıntıları yer alır. Kalenin altındaki düzlükte dokuz metre genişliğinde Lykia (Likya) duvar kalıntıları bulunmaktadır. Altı kemerli kapısı ayakta olan kent agorasının güneyinde Roma Dönemi surları görülmektedir. Tlos’un ayakta olan önemli yapısı tiyatrosudur. Bununla birlikte stadyum da büyük bir önem arz etmektedir. Tlos, Likya’nın spor kenti olarak da bilinmektedir.
Tlos, tarihi süreçte arkeolojik, kültürel, dini ve ekonomik açıdan bölgenin parlayan yıldızı konumundadır. Neolitik dönemden Demir çağa kadar kesintisiz devam eden yerleşimin izlerini taşır. Hatta Hititlerin yazılı kaynaklarında, (Anal, Yıllık) Tlos’tan ülke diye bahsedilmektedir. Hristiyanlık tarihi açısından da önemli bir merkez olan Tlos, Likya’nın en önemli piskoposluk merkezlerinden biridir. Bu dinsel önemi 12. yüzyıla kadar devam etmiştir. Ayrıca Osmanlı Dönemi izlerini de taşımaktadır. 18. yüzyılda Tlos, bölgenin ticaret yollarının kesişme noktası konumundadır. Bölgeye gönderilen yönetici (Başkadı) Kanlı Ali Ağa, Osmanlı Devleti adına bölgeyi (Ören, Eşen, Seki, Üzümlü, Fethiye) yönetmiştir. Kanlı Ali Ağa’nın, Tlos’un zirvesine antik kalıntılarla bir konak yaptırdığı bilinmektedir.
Tlos arkeolojik, tarihi ve kültürel geçmişi ile görülmeye değer bir antik kent olma özelliğini fazlası ile taşır. Eşsiz doğa manzarası ile Seydikemer’e zirveden bakan antik kent, yurt içinden ve yurtdışından birçok turisti kendine çeker. Tlos adeta yaşayan bir şehir görüntüsü vermektedir. Tlos’un yaz aylarındaki ziyaretçileri oldukça fazladır.
Fethiye’ye 40 km. uzaklıktaki Tlos antik kentine Fethiye-Antalya yolu üzerinde 22 km sonra Kemer Bucağı’na sapıp, şehir içinden sağa dönerek 13 km’lik bir yolla ulaşılıyor. Ören yeri Saklıkent’e de 8 km uzaklıkta ve Yaka Köy’ün yanında. Ören yeri girişindeki yol kenarında, çınar ağaçlarının serinliğinde çay bahçeleri sıralanıyor. Soğuk bir şeyler ve özellikle bol köpüklü yayık ayranı içebilirsiniz.
Tlos
Yakaköy & Yakapark
Yakaköy, yeşil doğasının yanı sıra soğuk sularıyla da nam salmıştır. Ayağınızı 10 dakikadan fazla suda bekletmeniz neredeyse imkansızdır. Soğuk doğal kaynak suları, çevre köy ve beldelerin içme suyunu karşılamakta, canlı alabalık çiftliklerine kaynak sağlamaktadır.
Çok sayıda gezi noktası bulunan Yakaköy'de en çok ziyaret edilen yerlerden biri de Memiş Ağa’nın çiftliği olarak bilinen tarihi köşktür. Memiş Ağa’nın konağını ziyaret ettikten sonra, bölgede sürekli çalışan minibüslerle Tlos Antik Kenti’ne kolaylıkla ulaşmak mümkündür.
Yakaköy'e, Fethiye - Antalya karayolu üzerinde bulunan Seydikemer Saklıkent yolu üzerinden ayrılarak yaklaşık 5 km devam ettikten sonra ulaşılabilirsiniz. Yakaköy'e Fethiye ve Seydikemer'den kalkan dolmuşlar veya seyahat acentası turları ile gitmek mümkündür.
Yaka Köyüne kadar gelmişken Yaka Park’ta bir mola verebilirsiniz. Yaka Park, Yaka Köy’den 1 km yukarıda. Kaş, Kalkan, Fethiye çıkışlı safaricilerin durak noktalarından biri olan Yakapark’ta anıt olmuş ağaçlar, kademeli teraslar, havuz, su kanalları, hamaklar, kerevetler, taş masalar ve köşkler çevreye uyumlu olarak yerleştirilmiş Yakapark işletmecileri tarafından. Sacta gözleme yapan köy kadınları, masalar arasında dolaşarak ötüşen horoz ve tavuklar ilgi çekiyor.
Pınara Antik Kenti
Seydikemer’in Minare Mahallesi’nde bulunan Pınara antik kenti de Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi’nde olup, kent ile ilgili tarihi ve epigrafik kayıtlar son derece az olsa da, kentin Xanthos’tan gelme kolonistler tarafından kurulduğu düşünülmektedir. Pınara antik kenti hamam, tiyatro, agora, odeon, kaya mezarları ve iki akropolden oluşmaktadır. Antik kente yaklaşıldığında yukarı akropolün sarp yamacında kayaya oyulmuş yüzlerce kaya mezarı dikkat çeker. Ulaşımın daha kolay sağlandığı aşağı akropolde ise odeon, agora, tapınak gibi yapılar ile pilyeli mezarlar yer almaktadır. Kaya mezarlarının büyük çoğunluğunun konut biçiminde olması Likya Sivil Mimarisi hakkında fikirler vermektedir.
Aşağı akropolün geçit vermeyen sarp yamacında, sur duvarı ile desteklenen seyir terası görülür. Surun güneyinde arkasını yamaca dayamış Odeon, önündeki düz alanda agora bulunur. Aşağı akropolün alt kısmındaki su kaynağı kente hayat vermiştir.
Pinara Antik kenti
Sidyma Antik Kenti
Seydikemer ilçesinin Dodurga Mahallesi’ndeki Sidyma antik kentinin günümüze ulaşan kalıntıları Roma Dönemi’ne aittir. Ancak buradaki yazıtlar ve ele geçen sikkeler kentin tarihini MÖ I. yüzyıldan daha eskiye götürmektedir. Kent Roma Dönemi’nde büyük bir gelişme göstermiş ve bu durum Bizans Dönemi’nde devam etmiştir.
Sidyma akropolü, Dodurga Mahallesi’nin kuzeyinde iki bölümlü bir tepede bulunur. Tepenin güneydoğusunda 365 m. uzunluğunda ve yerin konumuna göre 3 metreye yükselen duvarlarla akropol çevrilmiştir. Doğuda polygonal biçimde bir kapı ile gözetleme kulesi dikkat çekmektedir. Biraz ileride geç dönemde yapılmış bir tiyatro bulunmaktadır. Büyük bir bölümü toprak altında olan tiyatronun oturma sıralarından altısı görülmektedir. Akropolün kuzey eteğindeki kalıntıların ne olduğu anlaşılamamakla beraber büyük olasılıkla Lykia mezar anıtlarıdır. Ayrıca bölgede birçok anıtsal kral mezarı bulunmaktadır.
Köyün ortasındaki, bugün çok iyi korunmuş durumda olan ve sütunları ayakta duran Stoa, İmparator Claudius zamanında (MS 41-54) yapılmıştır. Onun hemen yanı başındaki 9 metre uzunluğunda Artemis Mabedi de yine aynı döneme aittir. Mahallenin girişinde, yalnızca kemerleri ayakta kalabilmiş hamam ve kilise kalıntıları da dikkati çekmektedir. Pınara’da benzerleri görülen, güvercin yuvası şeklindeki kaya mezarlarının yanı sıra ev veya lahit şeklindeki mezarlar da Sidyma’nın sembolüdür.
Saklıkent Kanyonu
Sıcaktan bunaldıysanız bir gün değişik bir şey yapın. Güneş ışınlarının giremeyeceği kadar dar ve yüksek bir kanyona girin, buz gibi sularda yürüyün. Saklıkent’e gidin.
Saklıkent’e Fethiye-Antalya karayolundan Kemer ilçesi yönünde ayrılarak ulaşılıyor. Sapaktan 13 km sonra Tlos’a, 21 km sonra da Saklıkent’e ulaşılıyor. Saklıkent yolu üzerinde sağlı sollu çok sayıda kır gazinosu göreceksiniz. Gözleme-ayran servisi yapılıyor. Kayadibi köyünü geçiyor ve kanyon girişine çıkıyorsunuz. Girişte aracınızı bırakıyorsunuz.
Seydikemer’in Antalya sınırında bulunan Saklıkent Kanyonu, kelimenin tam anlamı ile doğa harikası bir turizm merkezidir. Kanyonun binlerce yıl evvel jeolojik çatlama ile oluştuğu tahmin edilmektedir. Kanyonun uzunluğu yaklaşık 18 km, yüksekliği ortalama 200 ile 600 metre arasında değişmektedir. Bazı noktalarda kaya aralığı 2 metreye kadar daraldığından buralardan gökyüzünü görmek neredeyse imkansızdır.
Saklıkent Kanyonu’nda sizi ilk önce, müthiş bir şarıltı ile akan Eşen Çayı karşılar. Demir iskeleye döşenen tahta merdiven üzerinde yürüyerek kayaların altından fışkıran tertemiz kaynağa ulaşırsınız. Kanyonda coşkun suların üzerine kurulmuş ve yörenin kilimi ile yatıkların serildiği divanlarda oturabilir, ayaklarınızı buz gibi suda serinletirken, gözleme ve alabalık yiyebilirsiniz. İsterseniz kanyonda ilerleyerek gizli cennetlerle buluşabilirsiniz. Huzurun ve heyecanın aynı anda yaşadığı bu nadide mekanın sularında rafting yapabilirsiniz.
Girdev Gölü & Kuş Gözlem Alanı
Seydikemer’in tek gölü olan Girdev Gölü, Dünya’nın önemli kuş alanları listesinde ilk sıralarda yer almaktadır. Göl havzasında tespit edilebilen 128 çeşit kuş türü vardır. 1800 metre yükseklikte yer alan Girdev Yaylası her yıl birçok yabancı kuş gözlemcisini misafir eder.
Girdev, son yıllarda önemli bir astronomik gözlem merkezi haline gelmiştir. Yaylanın rakımı yüksek olduğundan, gökyüzü gözlemcileri bulutsuz yaz gecelerinde astroid ve meteor geçişlerini, samanyolu ve yeni doğan yıldızlarını daha yakından izleme fırsatı bulur.
Bitki çeşitliliği bakımından son derece zengin olan yaylada göçebe yaşam devam etmektedir. Girdev’in dağlarında, ovalarında otlayan keçilerin, koyunların sütünden yapılan Girdev peyniri ve tereyağı meşhurdur.
Likya döneminde Xanthos Vadisi’ndeki yerleşimcilerin yaz aylarında Girdev’e göç ettikleri rivayet edilmektedir. Bu rivayeti gölün kuzey ve batısında antik taş bloklar doğrular niteliktedir. Blokların bazılarının kapakları aslanlı lahitlerle süslenmiştir. Bölgenin birkaç noktasında yıkık ev ve sur kalıntıları vardır.
Girdev Yaylası göl seviyesinden yaklaşık 400 metreye varan yüksek tepeleriyle yamaç paraşütü, trekking, hiking, kampçılık, sportif balıkçılık gibi keyifli doğa sporları için elverişlidir.
Girmeler Kaplıcası
Girmeler Kaplıcası, Saklıkent yolu üzerindeki eski adı Gebeler olan Girmeler Mahallesi’nde bulunur. Halk arasında “Ilıca” olarak da bilinen kaplıca, gebe olamayanlara iyi geldiğinden “Gebeler Kaplıcası” olarak da bilinir. Sabah-öğle-akşam olmak üzere yedi gün boyunca yirmi bir defa doğal havuza girildiğinde; çocuğu olmayan çiftlerin çocuk sahibi olacakları, böbrek taşı olanların ise şifa bulacağı söylenir.
Üç mağarada kaynayan suyun sıcaklığı ortalama 36 derecedir. Kaynaklardan birinin derinliği 50, diğerinin 15, bir diğerinin ise 5 metredir. Mağaraların dibinde doğal havuzlar bulunmaktadır. Kaplıca suyu klorür, sülfat, sodyum, kalsiyum, hidrojen sülfür, bromür ve karbondioksit içerir. Mide, bağırsak, karaciğer, safrakesesi, deri ve romatizma rahatsızlıklarına iyi geldiği yapılan analizlerle anlaşılmıştır.
Karadere ve Kumluova Plajları
Karadere ve Kumluova Plajları halk arasında Özlen Plajı ve Çayağazı Plajı olarak bilinir. Kumsalın başlama noktasına iç kısımlardan gelen küçük bir çay dökülmektedir. Plajda yüzenler sıcak su ile buz gibi nehir suyunu aynı anda hissedebilirler. Karadere Plajı, sörf yapılabilen, gün batımı gözlemi için uygun, ince kumlu, Patara Antik Kenti ve Patara Plajı’na kadar uzanan uçsuz bucaksız bir kumsaldır. Karadere ve Kumluova Plajları sörf ve su sporlarına Türkiye’nin ender elverişli plajlarındandır. Fethiye’den Antalya’ya kadar uzanan tarihi Likya Yolu da bu bölgeden geçmektedir.
Eşen Çayı & Rafting
Eşen Çayı, Akdağlar’dan çıkıp Seki Yaylası’ndan geçerek, Ören’deki Sivrikaya’nın dibinden fışkıran ana kaynakla buluştuktan sonra, en büyük kolu olan Akçay’la birleşip Karaçay’ı da sularına katarak denize dökülür.
Eski çağda Xanthos olarak bilinen 120 km uzunluğundaki Eşen Çayı, Seydikemer’in tam ortasından geçerek kente eşsiz bir doğa güzelliği verir. Şehri ikiye bölüyor gibi gözükse de, aslında bu çay Seydikemer’e bütünlük kazandırır.
Kendi adını verdiği Eşen Ovası’nı ve Seydikemer bölgesindeki arazilerin çoğunu sulayan Eşen Çayı’nda Saklıkent Kanyonu’ndan itibaren rafting yapılmaktadır. Ayrıca kano gibi su sporları için elverişlidir.
Antalya-Muğla il sınırını oluşturan Eşen Çayı’nda seyahat acenteleri kano turu düzenliyorlar. Tur Kınık’ta köprü altında başlayıp, yaklaşık 15 km’lik mesafe kano ile geçilerek Patara kumsalında son buluyor. Bu tur sırasında yemek ve yüzme için mola veriliyor.
Eşen çayı Köprülü Kanyon girişindeki azmaktan çıkıyor. Suyu çok temiz ve soğuk. Nehrin oldukça sakin akması nedeniyle herhangi bir tehlike bulunmuyor. Ama yine de yer yer küçük dökülmeler ve anaforlar var ve bunlar yolculuğa heyecan katıyor.
Kano turu düzenleyen seyahat acentaları, tur öncesinde kano kullanımı ile ilgili bilgi veriyorlar. Sigorta yapılıyor ve can yelekleri dağıtılıyor. Sabah 11’de başlayıp 6,5 saat süren güzergâhın bir bölümünde çamur banyosu molası veriliyor. Kokusuz çamur havuzlarına balıklama atlayıp baştan ayağa çamura bulananlar fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyorlar. Çamurdan kurtulmak için tek yol Eşen çayının buz gibi sularına kendinizi bırakmak.
Nehir çevresinin sürekli değişen manzarası ve üzerinde barındırdığı bitki örtüsü tura katılanları cezbediyor.
Özellikle Antalya ve Muğla’ya yurt içinden ve yurt dışından tatil yapmak için gelen turistlerin çoğu Eşen Çayı üzerinde rafting yapmak için Saklıkent’e gelmektedir.
Eren Dağı Kayak Merkezi
Seydikemer denince akla gelen yerlerden biri de, 2863 metre yüksekliğinde Eren Dağı’dır. Dağ’a yılın ilk karı ekim ayı sonlarında düşer ve yağış nisan ayına kadar devam eder. Eren Dağı kayak merkezinde (işletildiği yıllarda) mayıs ayına kadar kayak yapma imkânı vardır. Seydikemer’in Seki Mahallesi’nde bulunan 10.040 hektarlık geniş bir alanda yer alan kayak merkezinde; 800, 1000 ve 1500 metre uzunluğunda üç kayak pisti mevcuttur. Bu pistlerde ortalama kar kalınlığı bir metre, zirvede ise beş metre civarındadır.
Ancak son yıllarda bu kayak merkezi işletilmemekte; Muğla, Antalya ve çevre illerden buraya gelmeye alışmış kayak severler, bu güzel olanaktan tekrar yararlanabilmeyi dört gözle beklemekteler.
Doğa Harikası Ören
Seydikemer’in Ören Mahallesi’nde bulunan Çınar ağaçlarının altından akıp giden köpüklü buz gibi suyun manzarası bölgeye birçok insanı piknik yapmak için buraya çekmektedir. Ayaklarınızı buz gibi suya daldırarak çayınızı yudumlarken içinizden bu cennet köşeye tekrar gelme isteği uyanacaktır.
Ayrıca Ören’de tepenin yamaçlarına kurulmuş kayalardan yapılmış bir kalenin izleri görülmektedir. Bunun yanı sıra birkaç kaya mezarı ile Lykia tipi lahitler çevrede dikkati çekmektedir.
Seydikemer Kilimi
Seydikemer kilimi, zengin düz dokuma geleneği içerisinde kendine özgü renk, motif ve desen özelliğini korumaktadır. Yörede geleneksel olarak kilim, seccade ve namazlık olarak dokunan ve Alara adı verilen ürünlerde geçmişte koyun ve deve yünü kullanılmakta iken günümüzde yün ile birlikte pamuk ipliği kullanımı da yaygınlaşmıştır. Dokuyucular ipliklerini genellikle kendileri boyarlar. Yoz pıtrak, göbekli pıtrak, kurbağacık, devetabanı gibi motifler Alara kilimlerde sıklıkla kullanılmaktadır.